SORU:
Kardeş katli mevzuunu pek anlamadım. Allah ne ölçüde öldürmeye izin vermiştir, biraz açar mısınız? Yani Fatih Sultan Mehmet Han yanlış mı yapmıştır? O, kardeşini öldürmeseydi, ihtilâl çıkıp da devlet bölünse ve binlerce kişi ölseydi daha mı iyi olacaktı? Yoksa başka çözümler bulunabilirdi diye mi düşünüyorsunuz?
Tarih: 21 Ekim 2011
CEVAP:
Allah Teâlâ, insanoğlunu üstün bir varlık olarak yaratmış ve onun haksız yere öldürülmesini kesin olarak yasaklamıştır. O, şöyle buyurmuştur:
“Haklı sebeple olması dışında Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın.” (En’âm, 6/151; İsra, 17/33)
“Onlar, haklı sebeple olması dışında Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar…” (Furkan, 25/68)
Dokunulmaz kılınan, insanın bizzat kendisidir ve bu konuda mü’min-kâfir ayrımı yoktur. Her insan, doğuştan bu dokunulmazlığa sahiptir.
Yukarıdaki ayetlerde yer alan “haklı sebep”, Kur’an’ın belirtmiş olduğu sebeplerdir. Bunlar ise üçtür:
1. Kısas: Allah Teâlâ, “Ey iman edenler! Adam öldürmelerde kısas size farz kılındı: Hüre hür, köleye köle, kadına kadın…” (Bakara, 2/178) buyurarak haksız yere adam öldürenlerin öldürülmeleri gerektiğini bildirmiştir.
2. Savaş: Allah Teâlâ, birçok ayette Müslümanlara savaş açanlarla savaşmayı farz kılmıştır. (Bkz: Bakara, 2/190, 244; Tevbe, 9/36) Bu, savaş meydanlarında düşmanların öldürülmesinin “haklı bir sebebe dayanan adam öldürme” olduğunu göstermektedir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Savaşta kâfirlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun…” (Muhammed, 47/4)
3. Terör ve yol kesme suçu: Bununla ilgili olarak da şöyle buyurulmuştur:
“Allah’a ve elçisine karşı savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, dünyada uğrayacakları rezilliktir. Ahirette ise onları büyük bir azap beklemektedir.
Ele geçirmenizden önce tevbe ederlerse başka. Bilin ki Allah bağışlar ve ikramda bulunur. ” (Mâide, 5/33-34)
Allah Teâlâ’nın dokunulmaz kıldığı canlara ancak bu üç haklı sebeple dokunulabileceği, bunun dışında şüphe ve ihtimallere dayanarak hiç kimsenin öldürülemeyeceği, gayet açık bir şekilde görülmektedir.
Bize düşen, bu konuda kimin doğru, kimin yanlış yaptığını söylemek ve insanları buna göre yargılamak değil, Kitap ve Sünnet’te tarif edilen doğruları saklamadan, gizlemeden, olduğu gibi söylemektir. Anamız, babamız ve ecdadımız da olsa insanları amellerine göre yargılayacak olan, sadece Allah Teâlâ’dır. Bu gibi konularda fetvalar veren, kitaplar yazan âlimler ve bu fetvaları uygulayan sultanlar, halifeler ölmüşlerdir. Bizler onları mü’min bildiğimiz için bağışlanmaları için arkalarından hayır dualar etmeliyiz. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Onlardan sonra gelenler: «Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma. Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin» derler.” (Haşr, 59/10)
Yahya Şenol
NOT: Bununla ilgili görüntülü cevabımızı aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/devletin-bekasi-icin-kardes-katlinin-kurana-gore-hukmu-nedir.html