SORU:
Miras dağılımı sırasında, vefat edenin (erkek ya da kadın), geride kalan eşi (erkek ya da kadın), kız veya erkek çocuklarının, anne ya da babasının kısaca geride kalan miraçlarının Müslüman olup olmaması miras paylaşımını etkiler mi? Kur’an, “Müslüman çocuk“ şu kadar mı alır diyor, yoksa sadece “çocuk” şu kadar mı alır diyor? Eğer cevabınız “mirastan pay almak için Müslüman olmak şarttır” şeklinde ise Müslümanlığı kabul eden bir insana, Müslüman olmayan eşi, çocukları ve anne babasının mirastan hiç bir şey alamayacaklarını nasıl izah edebiliriz?
Tarih: 25 Eylül 2017
CEVAP:
Mirasla ilgili ayetlerde miras bırakan veya mirasçı olacak kişinin Müslüman olup olmadığına ilişkin herhangi bir sınırlandırma bulunmamaktadır. (Bk. Nisâ 4/11, 12, 176).
Müslümanların kitap ehliyle evlenebileceklerine dair bir ayette şöyle buyurulmuştur:
“Bugün size, temiz olanlar helâl kılındı. Kendilerine Kitap verilmiş olanların yiyeceği size helâl, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mehirlerini verir, namuslu olur, gizli dost tutmazsanız, iffetli (namuslu) mümin kadınlar ile kendilerine Kitap verilmiş olanların iffetlileri size helaldir. Kim imanını göz ardı ederse yaptıkları boşa gider, Ahirette kaybedenlere karışır.” (Mâide, 5/5)
Karı-kocanın birbirlerine mirasçılığında ise aşağıda görüldüğü gibi eşlerin Müslüman olup olmadığına ilişkin kayıt bulunmamaktadır. Ayetteki “hanımlarınız” ifadesi Müslüman eşleri kapsayabileceği gibi gayrimüslim eşleri de kapsamına almaktadır.
“Hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir; çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bunlar, yaptığı vasiyetin yerine getirilmesinden veya borcunun ödenmesinden sonra olur. Sizin çocuğunuz yoksa ettiğiniz vasiyet veya borç çıktıktan sonra bıraktıklarınızın dörtte biri hanımlarınızındır; çocuğunuz varsa bıraktıklarınızın sekizde biri onlarındır…” (Nisâ, 4/12)
Sahabeden Muaz b. Cebel’in Müslüman olan kişinin gayrimüslim akrabasına mirasçı olmasıyla ilgili Nebîmizin “Müslüman olmak artırır, eksilmeye sebep olmaz” (Ebû Dâvûd, Ferâiz, 10; Ahmed b. Hanbel, 5/230) buyurduğunu belirterek mirasçı yaptığı belirtilmektedir. Aynı şekilde Muâviye b. Ebî Süfyân, Mesrûk, Said b. Müseyyeb ve Şu’be gibi sahabi ve tabiinin de Müslümanları gayrimüslimlere mirasçı yaptığı kaynaklarda yer almaktadır.
Hanefî, Şâfiî ve Mâlikî mezheplerinin oluşturduğu çoğunluğa göre ise Müslümanlar gayrimüslimlere, gayrimüslimler de Müslümanlara mirasçı olamazlar, yalnızca mirasın üçte birini vasiyet edebilirler. Onların delili ise “Müslüman kâfire mirasçı olamaz, kâfir de Müslümana mirasçı olamaz.” (Buhârî, Ferâiz, 25; Müslim, Ferâiz, 23) şeklindeki rivayettir.
Bununla ilgili görüntülü bir cevaplarımız için lütfen aşağıdaki linkleri tıklayınız:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/miras-paylasiminda-din-farkinin-bir-onemi-var-midir.html
www.fetva.net/miras-yazili-fetvalar/din-farki-miras-paylasimina-engel-midir.html