SORU:
Bakara sûresi 219. ayette geçen “afv” kelimesi “ihtiyaçtan arta kalan her şey olarak” mı anlaşılmalı? Zekât hesabı yapılırken bu ayeti nasıl düşünmemiz gerekiyor?
Tarih: 19 Nisan 2018Bakara sûresi 219. ayette geçen “afv” kelimesi “ihtiyaçtan arta kalan her şey olarak” mı anlaşılmalı? Zekât hesabı yapılırken bu ayeti nasıl düşünmemiz gerekiyor?
Tarih: 19 Nisan 2018Bakara sûresi 219. ayet Nebîmize sorulan bir soru üzerine inmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَيَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ ٱلْعَفْوَ ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمُ ٱلْءَايَٰتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ
“Sana, neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Artanı!. Allah, ayetlerini size böyle açıklar ki düşünesiniz.” (Bakara, 2/219)
Ayette geçen “artanı = (el-afv/العفو)” sözü iki anlama gelir; biri ‘temel ihtiyaçtan artan’[1], diğeri ise ‘çoğalan’dır.[2]
Kişinin evi, ev eşyası, kendisinin ve bakmakla sorumlu olduğu kişilerin yiyeceği, bineği, iş yeri, araç ve gereçler vs. onun temel ihtiyaçlarıdır. Bunlardan zekât alınamaz.
“el-Afv =العفو” kelimesi şu ayette, ‘malın çoğalması’ yani ‘zenginleşme’ anlamındadır:
ثُمَّ بَدَّلْنَا مَكَانَ السَّيِّئَةِ الْحَسَنَةَ حَتَّى عَفَواْ وَّقَالُواْ قَدْ مَسَّ آبَاءنَا الضَّرَّاء وَالسَّرَّاء فَأَخَذْنَاهُم بَغْتَةً وَهُمْ لاَ يَشْعُرُونَ
“Sonra başlarındaki sıkıntıları giderir yerine güzel şeyler veririz. Sonunda zenginleşirler (afev = عَفَوا) ve şöyle derler: ‘Yaşadığımız baskı ve sıkıntıları atalarımız da yaşamış!’ Onları beklemedikleri bir anda yakalarız; farkına bile varamazlar.” (A’râf, 7/95)
Bu ayete göre, temel ihtiyaçlarından fazla malı olmayan kişiden vergi alınamaz. Maaş, ücretler, ev, otomobil, dükkan, fabrika gibi şeyler vergiden muaf olur.
Allah Teâlâ, ihtiyaçtan artan her şeyi istemez. Ama öyle bir sistem koymuştur ki artan malın belli bir kısmını vereni, tamamını vermiş gibi kabul eder.
Şu ayete göre, yapılan bir iyiliğe en az on katı karşılık verilir:
مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثَالِهَا وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزَى إِلَّا مِثْلَهَا وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
“Kim bir iyilikle gelirse ona, onun on katı verilir. Kim de bir kötülükle gelirse sadece bir katı ile cezalandırılır.[3] Kimseye haksızlık yapılmaz.” (En’âm, 6/160)
Buna göre 1.000 lirası olan kişi, onun 100 lirasını sadaka olarak verirse tamamını vermiş olacağından ondan daha fazlası istenemez. Bugün iş alemini bunaltan vergilerin çok büyük bir bölümü bu sistemde yoktur.
Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki linkte bulunan yazıyı da okuyunuz:
www.suleymaniyevakfi.org/fikih-arastirmalari/kuranda-sadaka-ve-faiz.html
[1] İsmail b. Hammâd el-Cevherî, es-Sıhâh, (Tahkik: Ahmed Abdulgafûr Attâr), Beyrut 1983, عفو md.
[2] Ahmed b. Fâris b. Zekeriya, Mu’cemu mekâyîs’il-luğa, Beyrut, tarihsiz, عفو md.
[3] Bkz. Kasas, 28/84; Mü’min, 40/40.
Etiketler: