SORU:
Kur’an’da başörtüsü kelimesinin geçmediği, sadece örtü anlamına gelen bir kelime kullanıldığı söyleniyor. Kur’an’da başın örtülmesi emri var mı?
Tarih: 24 Eylül 2018Kur’an’da başörtüsü kelimesinin geçmediği, sadece örtü anlamına gelen bir kelime kullanıldığı söyleniyor. Kur’an’da başın örtülmesi emri var mı?
Tarih: 24 Eylül 2018Kur’an’da Nûr sûresinin 31. ayetinde geçen “humur” (خمر), “hımâr” (خمار) kelimesinin çoğuludur. Hımâr Arapçada ‘kadının başörtüsü’ anlamına gelir. Kelimenin türetildiği “hamara” (خمر) fiili örtmek anlamına gelir ve bu kökten gelen diğer bir kelime olan “hamr” (خمر) kelimesi, aklı örtmesinden dolayı ‘sarhoş edici ve uyuşturucu maddeler’ anlamında 6 ayette karşımıza çıkmaktadır. Kelimenin Kur’an’da bunlar dışında bir kullanımı yoktur.
Başörtüsünden bahseden ayet şöyledir:
وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ إِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا ۖ وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَىٰ جُيُوبِهِنَّ ۖ
Mümin kadınlara da söyle (…) Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar…” (Nûr, 24/31)
Kelimenin ayetteki kullanımına bakıldığında hımârın sadece kadına has bir başörtüsü olduğu ortaya çıkmaktadır. Çünkü ifade ayette “el-humur” (başörtüler) şeklinde değil, humurihinne (onların başörtüleri) şeklinde zamirle kullanılmıştır. Yani ayette geçen ifade (وليضربن بالخمر على جيوبهن) “ve’l-yadribne bi’l-humuri alâ cuyûbihinne” şeklinde değildir. Burada olduğu gibi ifade “el-humur – hımârlar” şeklinde olsaydı anlam “başa örtülen örtülerin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar” şeklinde anlaşılır ve bir algı operasyonuyla hımârın kadınlar dışında da kullanıldığı zorlama da olsa iddia edilebilirdi. Ancak ayette böyle söylenmemekte, (وليضربن بخمرهن على جيوبهن) “ve’lyadribne bihumurihinne alâ cuyûbihinne” şeklinde zamirli yapı (humurihinne – hımârlarını) kullanılmaktadır. Yani anlam hımârın kadına ait bir örtü olduğunu gösterir şekilde “başörtülerinin bir kısmını yakalarına vursunlar” şeklindedir. Bu kullanım hımâr kelimesi ile belirtilen başörtüsünün genel bir başörtüsü olmadığını, kadına has olduğunu gösterir niteliktedir. Yine “başörtülerinin” şeklindeki bu zamirli kullanım sayesinde hımârın kadının zaten kullandığı, bilinen bir başörtüsü olduğu, diğer bir deyişle başın zaten örtülü olması gerektiği de bildirilmiş olmaktadır. Oysa yukarıda belirttiğimiz şekilde zamirsiz bir ifade kullanılsaydı ayetten bu sonucu çıkarmak mümkün olmazdı.
Hımâr kelimesinin sadece kadınların kullandığı başörtüsü anlamında olduğunu meşhur Arapça sözlükler de dile getirmektedirler. Bunlardan ikisi olan Müfredât ve Lisânu’l-Arab’da, şu ifadeler yer almaktadır:
أصل الخمر: ستر الشيء، ويقال لما يستر به: خِمَار، لكن الخمار صار في التعارف اسما لما تغطّي به المرأة رأسها
الخَمْر (el-hamr)ın kök anlamı bir şeyi örtmektir. Kendisiyle örtünülen şeye de hımâr denmiştir. Ancak hımâr Arap örfünde kadının başını örttüğü örtüye isim olmuştur.[1]
والخِمَارُ للمرأَة، وَهُوَ النَّصِيفُ، وَقِيلَ: الْخِمَارُ مَا تُغَطِّي بِهِ المرأَة رأْسها، وَجَمْعُهُ أَخْمِرَةٌ وخُمْرٌ وخُمُرٌ. والخِمِرُّ
Hımâr kadın içindir ve başörtüsüdür (nasîf). Kadının başını örttüğü şeye hımâr denmiştir. Çoğulu ehmira, humr, humur, himir’dir.[2]
Görüldüğü gibi her iki Arapça sözlükte de kelimenin anlamı kadının başörtüsüdür. Öyle ki bu kelime erkeğin başına örttüğü herhangi bir örtü için bile kullanılmaz. Sadece kadına has olan başörtüsüne isim olmuştur. Tıpkı bunun gibi Arapçada sadece kadının başını örtmede kullanılan örtülere isim olmuş başka kelimeler de vardır: Nikâb, nasîf, miknaa, kınâ’, mi’kab, buhnuk, gıfâre, burku‘ (burka‘), sıkā‘, savkaa, mülâe/milâe. Bu kelimelerin tamamı sadece kadına has olan başörtüsü için kullanılır ve hiçbiri için ayrıca baş (re’s) kelimesi kullanılmaz. Nitekim yukarıda Lisânu’l-Arab’dan yaptığımız alıntıda da hımâr kelimesinin karşılığı olarak yine kadının başörtüsü anlamına gelen “nasîf” ifadesi kullanılmış, “nasîf’ur-re’s – baş nasîfi” denmemiştir. Çünkü tıpkı hımâr gibi nasîf de sadece kadının başörtüsü için kullanılan bir isimdir.
Bu durum Türkçemizde de böyledir. Dilimizde kadının başına örttüğü örtüye isim olmuş kelimeler şöyle sıralanabilir: Yaşmak, yemeni, tülbent, yazma, bürüncek, çember, kadın fesi, ferace, maşlah, tepelik, hotoz, tandırbaş, kundak yemeni, salma yemeni.[3] Bunların hiçbiri için ayrıca baş kelimesi kullanılmaz ve başa örtülmeleri gerektiği ayrıca açıklanmaz. Hatta içinde baş kelimesi kullanılmasına rağmen “başörtüsü” kelimesi bile aslında özel bir örtünün adı olmuştur. Bu sebeple birleşik yazılır ve erkek için de kullanılmaz. Nitekim Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde başörtüsü kelimesine şu anlamın verildiği görülür: “Kadınların saçlarını örtmek için kullandıkları örtü, başörtü, bürgü, eşarp.”[4]
HAZIRLAYAN: Erdem Uygan
Başörtüsü hakkında daha ayrıntılı bilgi için lütfen aşağıdaki linkte bulunan “Kurân’da Hımâr (Başörtüsü)” başlıklı araştırmayı okuyunuz:
[1] Ragıp el-İsfahânî, Müfredatü Elfâzi’l Kur’ân, Tahkîki Safvân Adnan Dâvûdî, Dimaşk-Beyrut, 1992, خمر maddesi.
[2] İbn Manzûr, Lisânu’l Arab خمر maddesi.
[3] H. Yunus Apaydın, “Tesetür”, TDV İslâm Ansiklopedisi, islamansiklopedisi.org.tr/tesettur#1
[4] www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5b0e697765fd82.55543121
Etiketler: