SORU:
Kasas Suresi 59. ayeti gereği helak, ancak kendilerine peygamber gelip de onları yalanlayanların başına gelmiştir. Bunun için Nuh (a.s) döneminde olan helakin/tufanın bütün dünyada olması mümkün değildir! Ayrıca İsrâ Suresinin 3. ayeti, İsrailoğularının Nuh’un gemisinde olanların soyundan geldiğini söylüyor. Yani bütün insanlar Nuh kavminin soyundan gelmediğine göre dünyanın farklı yerlerinde yaşayan ve helak olmayan insanlar da var. Şimdi benim merak ettiğim şu: Neden Nuh (a.s) “yeryüzünde hiç bir inkârcı bırakma” diye dua ediyor? Bu kendi temennisiydi desek bile Allah’ın gerçekleşmeyen bir şeyi nakletmesindeki sebep ne olmalı?
Tarih: 15 Haziran 2010
CEVAP:
Kasas Suresinin 59. ayetinin meali şöyledir:
“Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir resul/elçi memleketlerin merkezine göndermedikçe, o memleketleri helâk edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir.”
Resul yani elçinin peygamber olması gerekmez. Resul, kendinden bir şey katmadan, birinin sözünü başkasına ulaştırmakla görevli kişiye denir. Bu manada her peygamber Allah’ın resulüdür/elçisidir ama her resul peygamber değildir. Mesela Kur’ân’da, Nuh aleyhisselamın kavmine gönderilen elçilerden bahsedilir. İlgili ayetler şöyledir:
“Nuh kavmine gelince, resulleri/elçileri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Zalimler için acıklı bir azap hazırladık.” (Furkan, 25/37)
“Nûh’un halkı da gönderilen elçileri yalancı saydı.” (Şuara, 26/105)
Hâlbuki o kavme peygamber olarak sadece Nuh aleyhisselam gönderilmişti! Demek ki Nuh aleyhisselam da kendisi, Allah’ın sözlerini ulaştırmaları için çevreye elçiler yani resuller göndermişti. Tıpkı Peygamberimizin, ashab-ı kiramı çevre kabile ve devletlere elçi olarak göndermesi gibi… Bunlar Allah’ın elçileri değil, Allah’ın elçisinin elçileri olmuşlardı. Peygamberlerin tebliği bu elçiler sayesinde çok uzaklara da ulaştırılmış oluyordu.
Helak da bundan sonra gelmişti. Yani Kasas Suresinin 59. ayetinin mealine ve konuyla ilgili diğer ayetlere bütüncül bir şekilde bakıldığında Nuh aleyhisselamın ve onun gönderdiği elçilerinin yalanlanmasından sonra tufan gerçekleşmiş ve bu bölgesel değil; evrensel olmuştur. Nuh aleyhisselamın “yeryüzünde dolaşan bir tek kâfir bile bırakma” (Nuh, 71/26) duası da bunu göstermektedir.
İsrâ Suresi 3. ayette şöyle buyrulmuştur:
“Ey Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın evlatları! Nuh çok teşekkür eden bir kuldu.”
Bu ayette sözü edilen kişiler İsrailoğulları değildir. Çünkü onlar, Nuh aleyhisselam ile beraber gemiye binenlerin değil, bizzat Nuh aleyhisselamın soyundandırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini çağdaşlarına üstün kılmıştır. Biri diğerinin soyundandır. Allah işitir, bilir.” (Al-i İmran 3/33-34)
İsrailoğulları, Yakup aleyhisselamın oğullarıdır. Yakup aleyhisselam da İbrahim aleyhisselamın oğlu İshak aleyhisselamın oğludur.