SORU:
Allah’ın her şey için bir kural ve ölçü koyduğunu biliyoruz. Onun günahları affetmesi de bir ölçüye göre ve bunu Kur’an’da belirtmiş. Durum bu kadar matematiksel ise ve kişi işlediği günahları, niteliklerini, hangi şartlarda affedildiklerini Kur’an’dan kesin olarak biliyorsa, Allah’tan af dilemenin, istiğfar etmenin anlamı nedir? Mesela bir kişi şirk ve büyük günahları işlememiş ise diğer günahları zaten affedilecek. Peki, buna göre bu kişinin hayat boyu istiğfar etmesine gerek var mıdır?
Tarih: 07 Eylül 2011
CEVAP:
Affedilmenin ön şartı, Allah’a boyun eğmek ve kulluğun şuuruna varmaktır. Bu da kuralın parçası olduğu için Allah Teala sık sık tevbe ve istiğfarda bulunmamızı emretmiştir. (İlgili ayetlerden bir kısmı için bkz: Bakara, 2/199; Muhammed, 47/19; Nûr, 24/31; Tahrîm, 66/8)
Sizin çizdiğiniz tablo ise sadece eşitler arasında olur. Bir kişiye olan borcunuzu zamanında ödedikten sonra yapmanız gereken başka bir şey kalmaz. Ama Allah ile kul arasında böyle bir eşitlik söz konusu değildir. Bu yüzden büyük günahlardan kaçınıyor olmak, müstakil bir emir olan tevbe ve istiğfârın terk edilmesini gerektirmez. Kaldı ki Allah Teala sadece günahlardan dolayı değil; elde edilen başarılardan, kavuşulan nimetlerden sonra da kendisine istiğfar edilmesini emretmiştir. Buna en iyi örnek, Nasr Suresi’dir. O surede Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın yardımı gelip önün açıldığında, insanların dalga dalga Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, her şeyi güzel yaptığından dolayı yine Rabbine yönel ve bağışlanma dile. Çünkü o, kendine yönelenleri kabul eder.” (Nasr, 110/1-3)
Dolayısıyla sadece günahların ardından değil; her daim istiğfarda bulunmaya devam etmemiz ve Peygamberimizin “Gerçek şu ki benim kalbim de perdelenir. Ben de her gün yüz defa Allah’tan bağışlanma dilerim/istiğfar ederim.” (Müslim, Zikir, 41 (2702); Ebû, Dâvûd, Vitir, 26. Ayrıca bkz:; Tirmizi, Tefsîr, 47; İbn Mâce, Edeb, 57) şeklindeki buyruğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir.