SORU:
Kaddafi bulunmuş ve öldürülmüş. Bu, Kur’an’a göre doğru bir hareket mi? Kaddafi esir alındığına göre, bir fidye karşılığı veya karşılıksız olarak serbest mi bırakılmalıydı yoksa hâkim karşısına mı gelmeliydi?
Tarih: 26 Ekim 2011Kaddafi bulunmuş ve öldürülmüş. Bu, Kur’an’a göre doğru bir hareket mi? Kaddafi esir alındığına göre, bir fidye karşılığı veya karşılıksız olarak serbest mi bırakılmalıydı yoksa hâkim karşısına mı gelmeliydi?
Tarih: 26 Ekim 2011Sorunuzu iki başlık altında ele alarak cevaplandırmaya çalışalım:
1. Televizyonlardan izlediğimiz görüntülere göre Kaddafi’ye yapılanlar, işkencedir. Dinimizce, ölümü hak etmiş olsa bile işkence ile adam öldürmek asla caiz değildir.
“Hz. Peygamber haklı cezalandırmada bile yüze vurulmasını kınamış (Müslim, Birr, 113), Müslüman-gayri müslim, hür-köle veya suçlu-suçsuz ayırımı yapmaksızın insanlara ve savaş şartlarında azılı düşmanlara bile işkence yapılmasını, haklı cezalandırmada ölçüyü kaçırıp işkence boyutuna vardırılmasını uygun bulmamıştır ve şöyle buyurmuştur:
“Dünyada insanlara işkence edenlere Allah da âhirette ceza verir.” (Müslim, Birr, 117-119; Ebû Dâvûd, İmâre, 32)
Kur’an’a göre (Muhammed 47/4) savaş esirleri öldürülemez, karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakılırlar. Serbest bırakılıncaya kadar esirlere iyi davranmak ve onlara yemek yedirmek de iyi kulların örnek davranışı olarak övülmüştür. Hz. Peygamber de çeşitli talimat, tavsiye ve uygulamalarıyla esirlere iyi davranılması, onlara eziyet ve işkence edilmemesi gerektiği üzerinde ısrarla durmuş, kendisinden bilgi almak maksadıyla bile olsa esirin dövülmesini, işkenceye mâruz bırakılmasını uygun görmemiş, hatta esirlerin dağıtımında annelerle çocuklarının birbirinden ayrı düşürülmesini yasaklamıştır.
Yine Resûlullah’ın, azılı düşmanlarından biri esir alındığında ona işkence yapılmasını isteyenlere, “Ben ona işkence yapmam. Peygamber bile olsam Allah beni de aynı şekilde cezalandırır.” cevabını vermesi düşmanın öldürülmesiyle ilgili olarak “Öldürme konusunda insanların en çekingeni, müminlerdir.” demesi onun bütün canlılara karşı gösterdiği merhametin bir parçası olduğu kadar Müslümanlar için de temel bir insanî ilke anlamı taşır.” (Şamil Dağcı, “İşkence”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 23, s: 430.)
2. Muhammed Suresinin 4. ayetinde Allah Teala şöyle buyurmuştur:
“(Savaşta) Kâfirlerle karşılaştığınız zaman, onları yere serinceye kadar boyunlarını vurun. Sonra (esirlerin) bağını sıkı tutun. Daha sonra da onları karşılıklı veya karşılıksız serbest bırakın. O savaş, ağırlıklarını bırakıncaya kadar böyle yapın…” (Muhammed, 47/4)
Bu ayete göre savaş meydanında ve savaş henüz devam ederken ele geçirilen “kâfirler” öldürülmelidir. Savaş bittikten sonra alınan esirler ise ya fidye karşılığı ya da tamamen karşılıksız olarak serbest bırakılmalıdırlar.
Yukarıdaki ayette yer alan hükümlerin Kaddafi’ye uygulanması gerektiği söylenemez. Zira o, her ne kadar yanlış davranışlar içinde bulunmuş olsa da bir Müslümandı ve savaş meydanında ele geçirilmiş değildi. Dolayısıyla öldürülme veya esir alınma hükümleri ona tatbik edilemezdi.
Kaddafi’yi ele geçiren muhalifler, onu yargılayabilirlerdi. Yargılama neticesinde daha önce adam öldürdüğü kesinleşseydi öldürdüğü kişi veya kişilerin ailelerinin talebine göre kısas veya diyet ödeme cezasına çarptırılır, suçsuz bulunması halinde de serbest bırakılırdı. Dinimize göre yapılması gereken buydu.
Yahya Şenol
Etiketler: