SORU:
Yahudiler, Mâide Suresi 43-44. ayetlere göre Tevrat bozulmamıştır diye iddia ediyorlar, verecek cevap bulamıyoruz. Hâlbuki biz biliyoruz ki Tevrat'ın içinde peygamberler hakkında kabul edilemeyecek isnatlar var. Bu hususta neler söyleyebilirsiniz?
Tarih: 11 Ağustos 2009
CEVAP:
Mâide sûresinin 43 ve 44. ayetleri Tevrat’ın bir bütün olarak korunduğunu ifade etmez. İlgili ayetler şöyledir:
“Ellerinde Tevrat içinde de Allahın hükmü varken nasıl oluyor da seni hakem yapıyor sonra da yüz çeviriyorlar? Bunlar inançlı kimseler değillerdir.
“Tevrat’ı biz indirdik. Onda bir hidayet ve bir nur vardır. Allah’a teslim olmuş nebîler, Yahudiler arasında onunla hüküm verirlerdi. Hocalar[1] ve âlimler de Allah’ın kitabından korunmuş olanla hükmederlerdi. Onlar bu hükme şahit idiler. Siz, insanlardan korkmayın; benden korkun. Ayetlerimi bir kaç akçeye değişmeyin. Her kim Allahın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse kâfirlerdendir.” (Mâide, 5/43-44)
Dikkat edilirse 43. ayette “içinde de Allah’ın hükmü varken”, 44. ayette de “onda bir hidayet ve nur vardır” buyurulmaktadır. Bunlar her ne kadar tahrif edilmiş olsa da Tevrat’ta hala bozulmamış hükümler bulunduğunu bildirmektedir. Benzer ifadeler 46. ayette İncil için de kullanılmaktadır. Fakat Kur’an için bir bütün olarak “o hidayet rehberidir”, “o bir nûrdur” buyurulmaktadır. (Bkz: Nisâ, 4/174; Mâide, 5/15) Bu ifadeler aynı değildir. Önceki kitapların tahrif edildiğini bildiren diğer ayetler bunu açıklamaktadır.
Allah Teâlâ da Yahudileri birçok ayette Tevrat’ı uygulamaya çağırmış ama onlar buna yanaşmamışlardır. Çünkü gerçek anlamda Tevrat’ı uygulasalar Kur’an’a ve Muhammed Aleyhisselâm’a iman etmeleri gerekirdi. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulamadıkça bir temeliniz olmaz. And olsun ki Rabbinden sana indirilen, Kur’an, onlardan çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Öyleyse kâfirler için tasalanma.” (Mâide, 5/68)
Şu ayetler de gösteriyor ki onlar sadece Tevrat’a değil; bizim kitabımıza ve nebîmize ide nanmakla mükelleftirler. Aksi takdirde Allah onları hidayette kabul etmemektedir:
“Dediler ki: “Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız!” De ki: “Hayır, İbrahim‘in dosdoğru dininden olmak gerekir. O, müşriklere katılmamıştı.”
Şöyle deyin: “Biz Allah‘a inandık; bize indirilen her şeye; İbrahim‘e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Musa‘ya ve İsa‘ya verilene. Nebîlere Rablerinden ne verilmişse hepsine inandık. Hiç birini diğerinden ayırmayız. Biz Allah’a teslim olmuş kimseleriz.”
Onlar da sizin inandığınız gibi inansalar yola gelmiş olurlar. Yüz çevirirlerse tam bir ayrılık içine düşerler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O işitendir, bilendir.” (Bakara, 2/135-137)
Kur’an-ı Kerim bugünkü Tevrat ve İncil üzerinde söz sahibidir ve bir ölçüttür. Eğer o kitaplardaki hükümler Kur’an’la uyuşursa biz onları alırız. Fakat Kur’ân’a aykırı ise almayız. Kur’an’ın diğer kitaplar üzerine hâkim olduğunu bildiren ayet şöyledir:
“Kendinde olanla öncekileri onaylayan ve koruma altına alan bu kitabı, sana hak olarak indirdik. O halde aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen doğruları bırakıp onların arzularına uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol belirledik. Allah zorlayıcı kanun koysaydı hepinizi tek bir ümmet yapardı. Oysa verdiği hükümlerle sizi yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için böyle yaptı. Artık hayırlı işlerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O, uyuşmazlığa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir.” (Mâide, 5/48)
Konuyla ilgili görüntülü cevap için de lütfen aşağıdaki linki tıklayınız:
www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kuran-tahrif-edilmis-olan-tevrat-ve-incili-tasdik-mi-ediyor.html
[1] Allah bir kimseye Kitap, hikmet ve nebîlik versin, o da tutsun halka; “Allah’tan önce bana kul olun” desin; kimsenin buna hakkı yoktur. Onun diyeceği şudur: “Kitabı öğrettiğinize ve okuduğunuza göre sadece Rabbe kul olun”. (Al-i İmran 3/79)