SORU:
“Fecr” kelimesinin anlamı ‘yarmak’tır diyorsunuz. En’âm 96’da “fâliku’l-isbâh”ın anlamındaki “fâlik” kelimesi de meallerde ‘yarmak’ olarak veriliyor. Ve En’âm 95’te “İnnellâhe fâliku’l-habbi ve’n-nevâ” cümlesi “Şüphesiz Allah taneleri ve çekirdekleri yarandır.” diye meallendirilince otomatik olarak kavram kargaşası yaşanıyor. Sorum şu: Siz “felaka” fiiline ne anlam veriyorsunuz? Sizce “fecera” ve “felaka” fiilleri aynı manaya mı geliyor?
Tarih: 29 Ağustos 2012
CEVAP:
Fecr (الْفجْر) kelimesi mastar olarak ‘yarma’, ‘akıtma’ ve ‘fışkırma’ anlamlarına gelir. İsim olarak ise ‘sabahın erken saatlerinde güneşten doğu ufkuna ulaşan kızıllık’ demektir. Gecenin sonuna doğru ufkun üst tarafında görülmeye başlayan kızıl ve beyaz ışıklar, zayıf bir ışık kubbesi oluşturarak yavaşça ufka iner. Giderek renkler ayrışmaya ve ufuk açılmaya başlar. Sonra fecrin, yani ufka gelen kızıl ışıkların, ufuk boyunca kümeleşerek bir kızıl ışık kuşağı oluşturduğu görülür. Onun üstünde de beyaz ışık kuşağı oluşur. Bu sırada yeryüzü karanlık olduğu için kara parçası, ufuk boyunca uzayan siyah bir kuşak gibi gözükür. Bu kuşaklar şüpheye yer kalmayacak şekilde netleşince ışıklar ikiye ayrılmış, ikinci doğuş başlamış olur. O ana kadar olan aydınlık, seher vakti aydınlığıdır, onunla sabah namazı ve oruca başlama vakti girmez. O aydınlık insanları yanılttığı için ona “fecr-i kâzib” denir.
“Fâliq’ul-ısbâh (فَالِقُ الْإِصْبَاحِ) sabahı bölen Allah” anlamına gelir. Allah, seher vaktinin başından itibaren ufuktaki karanlıkla karışık olan kızıl ve beyaz ışıkları, kızıl ve beyaz ışık kuşağıyla böler. Dolayısıyla “fecr” ufku yararak seheri ayıran kızıl ışığın adı, Fâliq de o yarmayı yapan zat yani Allah Teala’dır.