SORU:
Tüm peygamberler hac yapmış mıdır? Daha önceki derslerin birinde yanlış hatırlamıyorsam Abdülaziz Hoca bütün peygamberlerin Mekke’ye gelmiş olması gerektiğinden bahsetmişti. Bunu hac ibadetinin Hz. Âdem’den beri insanlığa farz olmasına mı dayandırmıştı o kısmını tam hatırlayamıyorum. Geçenlerde konusu oldu, bir arkadaşımla konuşurken ben aklımda kalan bu şekli ile tüm peygamberlerin hac için Mekke’ye gelmiş olabileceğini söyledim. Arkadaşım haccın Hz. İbrahim ile farz kılındığını, daha önceki peygamberlerin hac için Mekke’ye gelmemiş olabileceğini söyledi. Acaba bendeki bilgi mi yanlış arkadaşımın bilgisi mi?
Tarih: 12 Mayıs 2010
CEVAP:
Kâbe ile ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“İnsanlar için kurulan ilk mabet, kesinkes Bekke’de (Mekke’de) olandır. Bereketli olsun ve şu âlem için yön belirleyici olsun diye kurulmuştur.” (Âl-i İmrân, 3/96)
“Bir zamanlar İbrahim’e beytin yerini göstermiş ve şöyle demiştik Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf eden, kıyamda bulunan, rükû ve secde edenlere evimi temiz tut.” (Hac, 22/26)
Buna göre ibadet için kurulan ilk evin ilk insanla birlikte var olması, akla en yakın ihtimaldir. İbrahim aleyhisselam Kâbe’nin ilk banisi değil, var olan temellerini yükselten ikinci banisidir.
Diğer ayetler şöyledir:
“Kâbe’yi insanlar için toplanma yeri ve güvenli bir yer haline getirdik. Siz İbrahim’in durduğu yerleri (makam-ı İbrahim’i) dua yeri yapın. İbrahim ile İsmail’e görev verdik, “Evimi; tavaf edenler, ibadete kapananlar, boyun eğen ve secde edenler için tertemiz tutun!” dedik.
Bir gün İbrahim şöyle yalvardı: “Rabbim, burasını güvenli bir şehir yap. Halkına; onlardan Allah’a ve Ahiret gününe inananlara her üründen rızık ver”. Allah dedi ki; “kim görmezlik ederse ona da bir süre iyilik eder, sonra onu o ateş azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü hale düşmedir o!
Bir gün İbrahim, İsmail’le beraber Kâbe’nin temellerini yükseltiyordu. Dedi ki: “Rabbimiz, bunu bizden kabul et. İşiten de sensin, bilen de!” (Bakara, 2/125-127)
“İnsanlar arasında haccı ilân et ki gerek yaya olarak gerekse nice uzak yol ve diyarlardan yorgun argın gelen, zayıf develer üzerinde, kendilerine ait birtakım yararları müşahede etmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın ismini anmaları -kurban kesmeleri- için sana -Kâbe’ye- gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yiyin hem de fakir ve yoksullara yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve eski evi tavaf etsinler. Kim Allah’ın yasaklarına saygı gösterirse bu, rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır.” (Hac, 22/ 27-30)
Bu ayetlerden Kâbe’nin İbrahim aleyhisselamdan önce de var olduğu, ancak yıkılıp uzun zaman içinde yerinin kaybolduğu ve İbrahim aleyhisselam tarafından bulunarak yeniden yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yine ayetlerden anladığımız kadarıyla Kâbe ile ilgili ibadetler “namaz” ve “tavaf”tır. Tavaf da hac ve umrenin asli rüknü olduğundan Kâbe’nin ilk yapılmasından itibaren haccın da var olduğu anlaşılır.
Aşağıdaki ayet de hac ibadetinin İbrahim aleyhisselamdan önce var olduğunu gösteren bir başka delildir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Allah Nuh’a buyurduğunu, sana vahyettiğini, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğini sizin için bu dinin şeriatı yapmıştır. Dini ayakta tutun, onda ayrılığa düşmeyin…” (Şûrâ, 42/13)
İbrahim aleyhisselamın şeriatında ve bizim şeriatımızda hac farz olduğuna göre demek ki Nuh aleyhisselama ve ümmetine de farzdı. Nuh aleyhisselamın İbrahim aleyhisselamdan daha eski olduğu ise kesindir.