SORU:
“Gözünden rahatsız olan bir sahabi Hz. Peygamber’e gelerek “Ey Allah’ın Resulü! Bana afiyet ve sıhhat vermesi için Allah’a dua et.” dedi. Efendimiz de “İstersen dua edeyim ya da istersen sabret, bu senin için daha hayırlıdır.” Diye cevap verdi. Adam “Dua et.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona abdest almasını ve şöyle dua etmesini söyledi: “Allah’ım! Rahmet peygamberi olan peygamberin Muhammed’in hürmetine sana teveccüh ediyor ve senden istiyorum. Seninle bu ihtiyacımın giderilmesi konusunda Rabbime teveccüh ettim. Allah’ım, o Rahmet Peygamberi’ni benim iyileşmem için vesile eyle.” Adam denileni yaptı ve bir süre sonra gözleri iyileşti.” Bu hadis sahih midir? Vesilenin caiz olduğuna delalet eder mi?
Tarih: 28 Aralık 2011
CEVAP:
Sorunuzla ilgili olarak Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış kitabımızda şu bilgiler bulunmaktadır.
ŞEYH EFENDİ – Sen vesileyi kabul etmiyorsun. Vesileye dair delilimiz vardır. Bir zatın gözleri âmâ olmuştu. Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme geldi, ona dua etmesini söyledi. O da:
“Abdest al, iki rekât namaz kıl ve ‘Ya Rabbi! Elçini vesile ederek senden şifa istiyorum.’ diye dua et, buyurdu.
O şahıs bu dua ile beraber “Ya Rabbi peygamberini hakkımda şefaatçi kıl.” dedi. Bu sahih hadistir. Bu hadisi kabul etmezsen biz de seni kabul etmeyiz.
BAYINDIR– Bu hadis, Tirmîzî’de, İbn Mâce’de ve Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde geçer.
“Gözleri kör bir adam Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme gelir ve şöyle der:
– ‘Allah’a dua et, bana şifa versin.’ Allah’ın Elçisi buyurur ki:
– ‘İstersen dua ederim, istersen durumuna sabredersin daha iyi olur.’ Adam:
– ‘Dua et’ der.
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ona, güzelce abdest almasını, iki rekât namaz kılmasını ve şöyle dua etmesini emreder:
‘Allah’ım! Senden istiyorum, rahmet peygamberi Muhammed ile birlikte sana yöneliyorum.’
– Ya Muhammed, şu ihtiyacımın görülmesi için seninle Allah’a yöneldim. Ya Rabb! Onu benim hakkımda şefaatçi kıl.”[1]
“… Onu benim hakkımda şefaatçi kıl…” demek, “onun benimle ilgili duasını kabul et” demektir. Çünkü şefaat, yardımcı olmak ve istekte bulunmak için birine eşlik etmektir.[2] O, Peygamberden, duasına eşlik etmesini istemiş, O da dua etmeye söz vermiş ve onun da kendisiyle birlikte şöyle demesini istemiştir:
اللهم إني أسألك وأتوجه إليك بنبيك محمد نبي الرحمة
“Allah’ım senden istiyorum, rahmet peygamberi Muhammed ile birlikte sana yöneliyorum.”
“Nebi” kelimesinin başındaki bâ harf-i cerri, yanıltıcı olabilir. Bu harf “ilsâq” anlamı verir. İlsâq, yapıştırmak ve bir şeyi öbürünün parçası haline getirmek demektir. Bu sebeple duanın doğru manası yukarıda yazıldığı gibidir.
Aksini düşünmek şu ayete aykırı olur:
“(Ya Muhammed) De ki: Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda değilim.” (A’râf, 7/188)
KAYNAK: Abdulaziz Bayındır, Kur’an Işığında Tarikatçılığa Bakış, Süleymaniye Vakfı Yayınları, 6. Baskı, İstanbul, 2010, s: 22-24.
[1] Tirmizî, Daavât, 119. Hadis no 3578. Tirmizi hadisin sonuna şu notu düşmüştür: “Bu hasen, sahih, garib bir hadistir. Hadisi sadece bu vecihten biliyoruz, Hatmî’li Ebu Cafer hadisinden.
İbn Mace, İkâmet’us-salât (hacet namazı), 189, no 1385; Ahmed b. Hanbel, c. IV s.138.
[2] الشفاعة: الإنضمام إلى آخر ناصرا له وسائلا عنه Rağıb el-İsfahânî, el-Müfredât, Safvân Adnan Davudî’nin tahkikiyle) Dımaşk ve Beyrut 1412/1992, ş-f-a maddesi.