SORU:
Devletten ya da firmalardan mal alırken ya da ihaleye girerken zorunlu olarak teminat mektubu alınıyor. Bunun için de banka her ay belli bir oranda para talep ediyor. Teminat mektubu almak caiz midir?
Tarih: 08 Haziran 2011Devletten ya da firmalardan mal alırken ya da ihaleye girerken zorunlu olarak teminat mektubu alınıyor. Bunun için de banka her ay belli bir oranda para talep ediyor. Teminat mektubu almak caiz midir?
Tarih: 08 Haziran 2011Banka teminat mektubu alınmasında bir sakınca yoktur.
“Bankanın, bir kişi ya da kuruluş adına belli bir meblağa kadar doğacak borcu, belli süre için üstlendiğine dair verdiği belgeye banka teminat mektubu denir. Bu, her ne kadar kefalete benzese de kefaletten farklıdır. Çünkü kefalet bir şahsın borcunu üstlenmek ve o borcun borçlu ile birlikte kendinden istenmesini kabul etmektir. Kefalette kefil olunan kişi aleyhine doğmamış bir borç kefilden istenemez, ama teminat mektubunda istenebilir. Meselâ bir kişiden 1 milyon TL tutarında veresiye mal alacak olan kimse, o kişiye bir teminat mektubu verse de henüz hiçbir şey almasa, o kişi mektupta yazılan meblağı ilgili kurumdan alabilir. Bu durum fıkıh bakımından kabul edilemez.
Kefalet iyilik ve teberru sayıldığı için bundan ücret alınması caiz görülmemiştir.[1] Kefalet, kefilin söylediği bir söz ile tamam olur. Bunun için bir belge düzenlenmesi şart değildir. Ama teminat mektubu, özel ifadeler içeren bir belgedir. Bu belgeyi herkes değil, belli finansal kuruluşlar düzenleyebilir.
Belge düzenlemeye karşılık ücret alınabilir. Nitekim bir fakih verdiği fetvadan ücret alamaz, ama onu bir kâğıda yazmak için ücret alabilir.[2] Çünkü “Bizzat tecviz olunamayan şey bi’t-teba tecviz olunabilir.”[3] Yani tek başına yapılması caiz olmayan şey, başka bir şeye bağlı olarak yapılabilir. Fetvasını bir kâğıda yazan fakihin alacağı ücret bir kâtiplik ücreti değildir. Kâtip, hazır bir belgeyi yazar. Ama fakih yeni bir belge hazırlar. Kefalet belgesi düzenleme işi de bu kapsamdadır.” (KAYNAK: Abdülaziz Bayındır, Ticaret ve Faiz, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2007, s: 274-275)
[1] Abdullah b. Mahmud b. Mevdûd el-Mevsılî, el-İhtiyar li ta’lîli’l-Muhtâr, Mısır, 1370/1951, c. 2, s. 167.
[2] Alauddin el-Haskefi, Dürrü’l-Muhtâr (İbn Abidin ile birlikte), Mısır, 1386/1966, c. 6, s. 92.
[3] Mecelle, madde 54.
Etiketler: