FETVALAR

SORU:

Sitenizde 17 yaşında eş cinsel bir arkadaşın sorduğu soruyu okudum. Ben 24 yaşındayım ve bende de aynı his var. O kişi bu hissi bırakabildi mi acaba? Bıraktıysa nasıl bıraktığını öğrenmek istiyorum. Bu konuda bana yardımcı olmanızı rica ediyorum.

Tarih: 20 Ekim 2009

CEVAP:

O soruyu bize soran kardeşimiz bir daha bizimle irtibata geçmedi. Fakat son gönderdiği mesajında cevabımızda belirttiğimiz hususlara elinden geldiğince riayet edeceğine dair söz vermişti.

Bu iş kararlılık işidir, azim işidir. Kişi ne kadar zor olursa olsun bir işi yapmaya ya da yapmamaya karar verirse başarıya ulaşır. Çalışan kişiye başarı garantisini, sonuç alma garantisini bizzat Allah Teâlâ vermektedir. O şöyle buyurmuştur:

“Erkek olsun kadın olsun, kim mümin olarak güzel işler yaparsa elbette ona güzel bir hayat yaşatacak ve onları işledikleri en güzel işleri esas alarak ödüllendireceğiz.” (Nahl, 16/97)

“İnsanın çalıştığından başkası kendinin değildir. Çalışmasına bakılacak; sonra karşılığı tastamam verilecektir.” (Necm 53/39-41)

Eğer benzer duyguları siz de yaşıyorsanız orada verilen cevaplar sizin için de geçerlidir. Siz yeter ki o işi bırakmayı isteyin. Allah’a da dua edin, size yardımcı olsun diye. Göreceksiniz ki başarılı olacaksınız.

Bir de orada yazılanlara ilaveten konunun uzmanı olan doktorlara görünmenizi ve onlardan yardım almanızı tavsiye ederiz. Her ne kadar medyada ve halk arasında “bu tür şeylerin tedavisi yok, Allah böyle yaratmış” dense de bunlar kesinlikle doğru değildir! Allah bir dert vermişse mutlaka devasını da vermiştir. Peygamberimizden nakledilen bir rivayet şöyledir:

Üsâme b. Şerîk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bedeviler: Ey Allah’ın Rasûlü! Hastalanırsak tedavi yoluna gidelim mi? Dediler. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Evet, tedavi görün. Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz. Çünkü Allah yarattığı her bir hastalık için mutlaka şifasını (devasını) yaratmıştır. Ancak bir hastalık müstesnadır” buyurdular. Bunun üzerine “o bir hastalık nedir, ey Allah’ın Rasûlü?” dediklerinde; “O ihtiyarlıktır” buyurdu. (Tirmizi, Tıp, 2; Ebû Dâvûd, Tıp: 1; İbn Mâce: Tıp: 1)