CEVAP:
Değerli kardeşimiz,
Bütün günahlar, tıpkı sigara gibi alışkanlık yapar. Bu alışkanlığı, insan ve cin şeytanları tabii durum olarak gösterirler. Senin alıştığın günah ise bugün dünyada oldukça yaygın hale gelmiştir. Basın ve yayın organları, bunun tabii bir durum gibi yayma gayreti içindedirler. Bu propagandalara inanmak senin de hoşuna gidiyor. Ama sen buna değil, Allah’ın sözüne inanmak ve onun emrettiği gibi davranmak zorundasın. Bu davranışa alışmış olan Lût Kavmi ile ilgili şu ayetler üzerinde düşün:
“Lût dedi ki; “Siz âlemin erkeklerine gelirsiniz öyle mi? Rabbinizin sizin için yarattığı eşleri de bırakırsınız ha? Yok, siz haddi aşmış bir topluluksunuz.”
“Bak Lût! dediler. Hele bundan vazgeçme, çaresi yok, sürgün edilmişlerden biri olursun.”
Lût dedi ki: “Sizin bu ettiğinize gerçekten hınç besleyenlerden biriyim.”
Rabbim! Beni ve ailemi bunların yapmakta oldukları şeyden kurtar.”
Biz de onu ve bütün ailesini kurtardık.
Yalnız bir kocakarı geridekiler içindeydi.
Diğerlerini yerle bir ettik.
Üzerlerine de bir yağmur yağdırdık. O uyarılanların yağmuru ne kötü idi!
Bunda iyi bir ibret vardır, ama yine de çokları inanmaz.
Senin Rabbin gerçekten güçlüdür, merhametlidir.” (Şuarâ 26/160-175)
“Lût’u da elçi göndermiştik. Kavmine şöyle demişti: “Siz bile bile bu çirkinliğe mi geliyorsunuz?”
“Yani kadınları bırakıp erkeklere geliyorsunuz, öyle mi? Yok, siz kendini bilmez bir toplumsunuz.”
Kavminin cevabı sadece şu oldu: “Lût ailesini kentinizden çıkarın. Çünkü onlar iyice temizlenecek insanlardır.”
Biz de onu ve ailesini kurtardık, ama karısını değil. Çünkü onun geri kalanlardan olmasını uygun bulmuştuk.
Onların üstüne bir yağmur yağdırdık. O uyarılanların yağmuru ne kötü idi!” (Neml 27/54-58)
“Lût, kavmine şöyle demişti: “Siz o çirkinliğe gerçekten geliyorsunuz. Sizden önce alemde hiç kimse onu yapmamıştır.”
“Demek ki şimdi siz gerçekten erkeklere geliyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda o fenalığı yapıyorsunuz?”
Kavminin cevabı sadece şu oldu: “Doğrulardan isen haydi Allah’ın azabını bize getir.”
Lût dedi ki, “Rabbim! Şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et.”
Elçilerimiz İbrahim’e o müjdeyi (oğlunun olacağı müjdesini) getirdiklerinde: “Biz şu kentin halkını yok edeceğiz, çünkü oranın halkı zalim kimselerdir” dediler.
İbrahim: “Ama orada Lût var” dedi. “Biz orada kimin olduğunu çok iyi biliyoruz, dediler. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Fakat karısı geride kalacak olanlardandır. ”
Elçilerimiz Lût’un yanına gelince, fenalaştı. Onlara karşı içi daraldı. “Korkma, üzülme, dediler. Çünkü biz seni ve aileni kurtaracağız. Fakat karın geride kalacak olanlardandır.
Biz, yoldan çıkmalarına karşılık bu kentin halkına gökten bir pislik indireceğiz” dediler.
Biz, düşünecek bir toplum için gerçekten onların açık bir belgesini bırakmışızdır.” (Ankebût 29/28-35)
“Lût’u da gönderdik. Kavmine dedi ki; “Sizden önce âlemde hiç kimsenin yapmadığı o çirkinliğe mi geliyorsunuz?
Siz kadınları bırakıp erkeklere geliyorsunuz ha? Yok, siz bir azgınlar topluluğusunuz.”
Kavminin cevabı sadece şu oldu: “Onları kentinizden çıkarın. Çünkü onlar iyice temizlenecek insanlardır.”
Biz de onu ve ailesini kurtardık, ama karısını değil. Çünkü o, geride kalanlardan olmuştu.
Onların üzerine bir yağmur yağdırdık. Bak işte, günaha dalanların sonu nasılmış.” (Araf 7/80-84)
“Elçilerimiz Lût’a gelince fenalaştı. Onlara karşı içi daraldı. “Bu çetin bir gündür” dedi.
Kavmi ona doğru üşüşerek geldi. Bundan önce o kötü işleri yapıyorlardı. O şöyle dedi :”Ey kavmim! İşte kızlarım. Sizin için bunlar daha temizdir. Allah’tan korkun, konuklarımın içinde beni rezil etmeyin. Aranızda aklı başında bir adam yok mu?”
İyi bilirsin ki, bizim senin kızlarınla bir işimiz yok. Ne istediğimizi pekâla bilirsin” dediler.
“Ah keşke size karşı bir gücüm olsaydı, veya sağlam bir yere sığınabilseydim.” dedi.
(O gelenler) Dediler ki; “Bak Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz, onlar sana hiç ilişemeyeceklerdir. Geceleyin bir ara, ailenle birlikte yola çık. Sizden kimse dönüp geri bakmasın. Karın kalsın. Çünkü ötekilerin başına ne geldiyse ona da gelecektir. Sabaha kadar süreleri vardır. Sabah da yakın değil mi?”
Ne zaman ki emrimiz geldi, oranın üstünü altına getirdik. Üzerine, pişmiş çamurdan yığınla taş yağdırdık.
Rabbin katında damgalanmış olarak… Onlar bu zalimlerden de uzak değildir.” (Hud 11/77-82)
“Elçiler Lût’un ailesine gelince,
“Doğrusu siz tanınmayan kimselersiniz” demişti.
Dediler ki; “Yok; biz sana onların şüphe edip durdukları şeyle birlikte geldik.
Sana o gerçeği getirdik. Biz elbette doğru kimseleriz.
Geceleyin bir ara, aileni hemen yola çıkar; sen de arkalarından git. Sizden hiç kimse geriye bakmasın. Size emredilen yere doğru geçin gidin.”
Ona bu konudaki kararı bildirdik: Sabaha girdiklerinde bunların sonu kesilmiş olacaktır.
O şehrin halkı, birbirlerine müjde vererek gelmişlerdi.
Dedi ki; “Bunlar benim konuklarımdır, beni utandırmayın. Allah’tan korkun, beni rezil etmeyin.”
“Biz sana, başkalarının işine karışma dememiş miydik?” dediler.
“Yapacaksanız, işte kızlarım.” dedi.
Senin hayatın hakkı için, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
Güneş ışınları yayılırken o ses onları yakalayıverdi.
Oranın üstünü altına getirdik. Üzerlerine çamurdan pişmiş taş yağdırdık.
Bunda, etkilenenler için belgeler vardır.
Onlar hala bir yol üzerinde durmaktadır.
Bunda inananlar için bir belge vardır.” (Hicr 15/61-77)
Değerli kardeşimiz,
Tövbe eder, yani kesin dönüş yaparak bu işleri bırakırsan durumun düzelmekte kalmaz, şimdiye kadar işlediğin günahlar da sevaba çevrilir. Ama bunun için çok kararlı olman, o çirkin fiilin işlendiği yerlerden ve onu işleyen kişilerden uzak durman gerekir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Bu, kötü davrananları yaptıklarına karşılık cezalandırsın ve güzel davrananları da daha güzeli ile karşılasın diyedir. Onlar, günahların büyüklerinden ve fuhuş çeşitlerinden kaçınanlardır; diğer günahlar başka. Rabbinin affı kapsamlıdır…” (Necm, 53/31-32)
Bunlar sıkıntı çekmeden cennete girerler. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Önceden en güzeli ile karşılayacağımızı bildirdiklerimiz Cehennemden uzak tutulacaklardır. O büyük dehşet onları üzmeyecek, sürekli canlarının çektiği şeyler içinde olacaklardır. Melekler, “bu sizin gününüz, size söz verilen gündür” diyerek onları karşılayacaklardır.” (Enbiyâ, 21/101-103)
Büyük günah işlediği halde tövbe edip kendini düzeltmiş olanlar da bu kesime girerler. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Rahman’ın kulları… Allah ile beraber başka bir tanrıyı yardıma çağırmazlar. Haklı bir sebep yoksa Allahın dokunulmaz kıldığı canı öldürmezler; zina etmezler. Kim bunları yaparsa günaha girer. Kıyâmet günü onun azâbı katlanır ve orada itibarsız olarak sürekli kalır. Ancak tövbe eden, inanan ve iyi iş yapan başka. Allah onların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah bağışlar, ikram eder.” (Furkân, 25/68-70)