FETVALAR

SORU:

Hangi peygamberlere suhuf gönderilmiştir?

Tarih: 04 Ağustos 2016

CEVAP:

A’lâ sûresinde şöyle buyurulmuştur:

“Gerçek şu ki bunlar önceki sayfalarda da vardır.

İbrahim ve Musa’nın sayfalarında.” (A’lâ, 87/18-19)

“İbrahim ve Musa (a.s.)’ın sayfaları” onlara verilen kitaplar anlamındadır. Bu iki ayette Kur’an ile önceki ilahi kitaplar arasındaki ilişkiye işaret edilmektedir.

Yukarıdaki ayetlerde geçen suhuf (صحف) kelimesi sayfa (صحيفة) kelimesinin çoğuludur. Sayfa, “üzerine yazı yazılan şey” anlamına gelir. Kitap, sayfaların toplamından oluştuğu için bazen kitap anlamında suhuf kullanılır. Zaten sözlüklerde sayfanın, “üzerine yazılan şey” olarak tanımlanması, sayfa ile kastedilenin kayıt olduğunu gösterir. Kayıt pek çok şey üzerine yapılır. Kur’an bunlardan “kırtas”ı örnek veriyor. Kırtas, üzerine yazılmış sayfa olarak tanımlanıyor. Sayfa, kırtas dahil pek çok şeyle olur.

İbn Kesir’de de geçtiği üzere, A’lâ sûresinin yukarıdaki ayetleriyle Mekkî olan Necm sûresinin 36. ilâ 42. ayetleri arasında bir irtibat gözükmektedir. Necm sûresinin 38. ayetinden itibaren zikredilen hususların 36. ve 37. ayetlerde Musa ve İbrahim (a.s.)’ın sayfalarında da bulunduğu ifade edilmektedir (أَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا فِي صُحُفِ مُوسَى  وَإِبْرَاهِيمَ الَّذِي وَفَّى).

Tıpkı yukarıdaki A’lâ sûresi gibi Tâ Hâ sûresinin 133. ayeti de Kur’an ile önceki kitaplar arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Ayet şöyledir:

“Dediler ki: ‘Bize Rabbinden bir belge getirseydi ya?’ Önceki sayfalarda olan açık delil onlara ulaşmadı mı?” ( Tâ Hâ, 20/133)

Mekkî olan Tâ Hâ sûresinin yukarıdaki ayetinde, Muhammed (s.a.v.)’den, nübüvvetine delil olarak belge isteyenlere, cevaben, bu konudaki açık delili öncekilerin sayfalarında aramaları tavsiye edilmektedir. Ehl-i Kitab’a hitap ettiğini düşündüğümüz bu ayet, Muhammed (s.a.v.)’e indirilen ile Ehl-i Kitab’ın elindeki kitaplar arasındaki tasdik ilişkisine atıfta bulunmakta, bir nebînin nübüvvetinin en güçlü delillerinden biri olarak onun ve ona indirilenin önceki kitapları tasdik ediyor olma vasfına dikkat çekilmektedir.

Sonuç olarak Kur’an’da geçen ve “sayfalar” anlamına gelen suhuf kelimesi, tüm nebilere verilen vahiyleri kapsar nitelikte kullanılmakta olup bu kelimenin sadece bazı nebilere verilen vahiylerle kayıtlanması doğru olmaz.

KAYNAK: Fatih Orum, Tasdik Tebyin ve Nesih, Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul, 2016, s. s. 112-113.

Her nebîye kitap verildiğine dair geniş bilgi için aşağıdaki linkte bulunan Kur’an’a ve Geleneğe Göre Kitap ve Hikmet başlıklı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz:

www.suleymaniyevakfi.org/kutsanan-gelenek-ve-kuran/kitap-ve-hikmet.html


Etiketler: