SORU:
Hocamız Kur'an derslerinde iki noktaya vurgu yapıyor. Birincisi, Kur'an'ın herkes tarafından anlaşılabilir olduğu, herkese kaynak olarak yeterli geleceği, mübin ve mufassil olduğu; ikincisi, Kur'an'dan herkesin hüküm çıkaramayacağı... Bu ikisi arasındaki denge nasıl kurulmalı? Kur'an'ı yaşamak için okuyan bir insana Kur'an kâfi gelecekse - Resul'ün usve-i hasene olması mevzusunu konu dışı tutuyorum - o kişi neden Kur'an'dan hüküm çıkaramayacak? Hüküm çıkarılamayan bir Kur'an onun için hayat kitabı olabilir mi?
Tarih: 19 Ağustos 2009
CEVAP:
Kur’an okuyan herkes onu anlar. Fakat bu herkesin bilgisi, görgüsü, kültürü ve kapasitesi ile sınırlıdır. Bir çiftçi veya bir çoban da Kur’an’ı anlayabilir; bir doktor, bir fizikçi bir mühendis de. Ama bunların anlayabilecekleri birbirinden farklı olacaktır.
Kur’an’ı anlamak başka, ondan hüküm çıkarmak başkadır. Her müslüman Kur’an’ı anlamakla mükelleftir fakat Kur’an’dan hüküm çıkarmakla mükellef değildir. Bu, âlimler topluluğunun işidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Bu, bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okuyuş olarak açıklanmış bir kitaptır.” (Fussilet, 41/3)
Kavim; erkekler topluluğu demektir ama Kur’ân genelinde erkek ve kadınlardan oluşan toplum anlamında kullanılmıştır (Bkz: Ragıb el-İsfahânî, Müfredât, قوم mad). Kur’ân’ın Arapça olması, bunların içinde Arap dilini iyi bilenlerin olmasını gerektirir. Al-i İmran 7. âyette belirtildiği gibi bunlar sıradan uzmanlar değil; “er-râsihûne fi’l-ilm” yani ilimde derinleşmiş, sağlam bir yer edinmiş ve bazı kesin sonuçlara ulaşmış kimselerdir. İşte Kur’ân’ın içinde var olan açıklamalara, böyle bir topluluk ulaşabilir. Bu, toprağın içinde var olan madenlere ulaşmak gibi bir şeydir.
Kur’an’ın açıklamalarına ulaşmada Kur’an’ın gösterdiği yöntem vardır. Onu görmek için sitemizde yayımlanan bir çalışmaya aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz:
www.suleymaniyevakfi.org/arastirmalar/kurani-aciklamada-usul.html