SORU:
İslamiyet öncesi bazı şiirlerin Kur’an’da aynen geçtiği iddia ediliyor. Hatta bazıları daha da ileriye giderek Kur’an’da bazı ayetlerin bu şiirlerden esinlenilerek oluşturulduğunu iddia ediyorlar. Konu hakkında yorumunuz nedir?
Tarih: 19 Ocak 2012
CEVAP:
Kur’an-ı Kerim’in bir şiir olduğuna veya Kur’an’da şiir bulunduğuna dair iddiaların günümüze has olmadığı, benzer iddiaların Kur’an’ın nüzul dönemindeki müşrikler tarafından da ileri sürüldüğü siyer ve tarih kaynaklarında zikredilmektedir. Kur’ân’ın şiir olmadığıyla ilgili Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Muhammed’e şiir öğretmedik; zaten gerekmezdi. Bu, sadece zikirdir ve açıklayıcı kur’ân’dır. Diri olan kimseleri uyarsın ve onun Allah’ın sözü olduğu, görmezlik edenler açısından da kesinleşsin diye indirilmiştir.” (Yasin, 36/69-70)
“Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!” (Hâkka, 69/41).
Kur’an bir bütün olarak şiir olmadığı gibi Kur’an’da herhangi bir şiir de yoktur. Ömer b. Hattab’ın Müslüman olması ile ilgili kaynaklarda geçen rivayet, bu açıdan önemlidir. Hz. Ömer’in ağzından nakledilen rivayet şöyledir:
“Bir gece içki içmek için dışarı çıktım. İçki içecek bir yer bulamayınca, Kâbe’ye gidip tavaf yapmaya karar verdim. Kâbe’ye geldiğimde Peygamber’in namaz kıldığını görünce namazda okuduğu Kur’an’ı dinlemek üzere, ona da görünmemek için Kâbe’nin örtüsü altına girerek yavaş yavaş tam önüne kadar geldim. O beni fark etmedi. Namazda okuduğu Hâkka sûresini dinlemeye başladım. İçimden, ‘Bunun okudukları, Kureyşlilerin dediği gibi bir şair sözüdür.’ diye geçirdiğimde ‘O, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz! Bir kâhin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!’ (Hâkka, 69/41) ayetlerini okudu. Bunun üzerine ‘Kâhin ve şair sözü değilse o zaman Muhammed’in kendi uydurmasıdır.’ dediğimde ‘Eğer o (Muhammed), bize karşı, bazı sözler uydursaydı, onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık. Hiçbiriniz de onu koruyamazdınız.’ (Hâkka, 69/44–47) ayetlerini okudu. Her söylediğim, cevaplanıyordu. Kalbim yumuşadı, gözlerim yaşardı. Kur’an, İslam’a girmemi sağladı. İslam kalbime tamamen yerleşti. Nihayet (Peygamber) namazını bitirdi ve evine doğru gitti. Ben de arkasından gittim. Evinin sokağında beni hissetti (fark etti) ve tanıdı. Eziyet edeceğimi zannetti ve ‘Ne var Ey Ömer!’ deyince, ‘Allah’a, Resulüne ve getirdiği şeylere iman etmeye geldim.’ dedim. Kalbimi sıvazladı ve dua etti. Sonra, ‘Allah sana hidayet etti Ey Ömer!’ dedi ve evine gitti.”
(Mehmet Azimli, Hz. Ömer’in Müslüman oluşu ile ilgili olarak naklettiği bu rivayetin halk arasında meşhur olan diğer rivayete nazaran daha güvenilir olduğuna dair önemli bilgiler vermektedir. Geniş bilgi için bkz: Mehmet Azimli, Siyeri Farklı Okumak, Ankara Okulu Yayınları, Ankara, 2010, s. 115 vd. Rivayetin yer aldığı klasik kaynaklar için de bkz: Ahmed b. Hanbel, 1/17; İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, c: 3, s. 166)