SORU:
Bir hadise göre Peygamberimiz güneş tutulduğu zaman kılınan küsuf namazında köle azad edilmesini emrederdi. Güneşe mi tapılıyor ki böyle bir ibadet yapıyor peygamberimiz? Delil olarak da: “Şüphesiz güneş ile ay hiçbir kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. Siz bunların böyle tutulduklarını gördüğünüzde, başınıza gelen bu hal açılıncaya kadar namaz kılın ve dua edin” buyurdu (Buharî, Küsuf, 1) hadisi gösteriliyor.
Tarih: 18 Kasım 2009
CEVAP:
“Hadis kaynaklarında, aralarında bazı rivayet farklılıkları bulunmakla birlikte güneş tutulduğu zaman Hz. Peygamber’in küsûf namazı kıldırdığını ifade eden çok sayıda hadis mevcuttur. Bu hadislerde Resûl-i Ekrem’in bu namaz sırasında kıraati uzun tuttuğu, namazı tamamlayınca güneş ışığının tekrar ortaya çıkmasından sonra cemaate hitap ederek, “Ay ve güneş Allah’ın varlığını ve kudretini gösteren alâmetlerdendir. Bunlar hiç kimsenin ölümünden veya yaşamasından doğmasından dolayı tutulmaz. Ay veya güneş tutulmasını gördüğünüz zaman açılıncaya kadar namaz kılın, dua edin” dediği, bazı rivayetlerde ise Allah Resulü’nün bu iki hadiseye şahit olunduğunda tekbir getirilmesi, sadaka verilmesi ve köle azat edilmesini istediği ifade edilir.” (Kamil Yaşaroğlu, “Küsuf”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, c: 26, s: 577)
Bu namazın güneşe tapmakla herhangi bir ilgisi yoktur. Eğer öyle olsaydı her gün doğan güneşe her gün tapmak icap ederdi!
“Küsûf namazına kıyas edilerek sel, deprem, fırtına vb. tabii âfetlerin meydana geldiği zamanlarda bu namaza benzer bir namaz kılmanın müstehap olduğunu ifade edenler de vardır. Nitekim İbn Abbas’ın deprem sırasında bu şekilde bir namaz kıldığı nakledilir. Ancak aralarında İmam Mâlik ve İmam Şafiî’nin de bulunduğu çoğunluk bu görüşe katılmaz.
Konuyla ilgili rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla güneş ve ay tutulması sırasında namaz, dua ve Allah’ı anma ile meşgul olmak, sırf Hz. Peygamber’in sünnetine uymayı göstermesinin yanı sıra çok seyrek olarak gerçekleşen bu tür olayların insanlar üzerinde meydana getireceği korku ve endişeyi Allah’a sığınmak suretiyle gidermek, bu vesileyle gerçek yaratıcıyı hatırlamak ve O’na şükran duygularını ifade etmek, O’ndan hayırlar talep etmek gibi hikmetler de içermektedir.” (Yaşaroğlu, “Küsuf”, a.g.e., c: 26, s: 577.)