FETVALAR

SORU:

Vakit namazlarından sonra cemaat cami içinde sıra oluşturarak musafaha yapıyor ve birbirlerine “Allah kabul etsin” diyorlar. Sürekli olarak böyle yapmak doğru mudur?

Tarih: 04 Eylül 2012

CEVAP:

Birbirleri ile karşılaşan Müslümanların önce selamlaşmaları ardından da musafaha (tokalaşma) yapmaları sünnettir. Musafaha ile ilgili olarak Peygamberimizden nakledilen iki hadis şöyledir:

Berâ radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“İki Müslüman karşılaşıp musafahada bulununca ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir.” (Ebû Davud, Edeb, 153; Tirmizi, İsti’zân, 31)

Atâ el-Horasani anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

Musafaha edin ki kalplerdeki kin gitsin. Hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin.” (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 16).

Fakat vakit namazlardan sonra cemaatin cami içinde sıraya girerek birbirlerine “Allah kabul etsin” deyip musafaha etmeleri ve bunu adet haline getirmeleri, bu sünnetin kapsamına dâhil değildir. Kütüb-ü Sitte’den “Sünen-i Ebî Davud” un Türkçe tercüme ve şerhinde konuyla ilgili şu faydalı bilgiler yer almaktadır:

Sabah Ve İkindi Namazlarından Sonra Musafaha Yapmak (Caiz Midir?)

İmam Nevevî, “el-Ezkâr” isimli eserinde musafaha konusunda şöyle diyor:

“Şunu bil ki her karşılaşmada musafaha yapmak müstehabtır. Hal­kın sabah ve ikindi namazlarından sonra âdet hâline getirdiği güzel musa­fahanın ise şeriatla ilgisi yoktur. Ancak bunun zararı da yoktur. Çünkü prensip olarak musafaha sünnettir. Ve halkın çoğu hallerde aşırı giderek bunu kusurlu halde yapmaları onu sünnet olmaktan çıkarmaz. (…) Mubah olan bidatlerden birisi de sabah ve ikindi namazlarından sonra tokalaşmaktır.” (Muhammed İbn Allân, el-Futûhâtü’r-Rabbâniyye, V, 397-399.)

Hanefi ulemasından Aliyyü’l-Kâri, İmam Nevevî’nin bu görüşüne itiraz ederek şöyle demiştir:

“İmam Nevevî’nin bir nevi çelişki içinde bulunduğu aşikârdır. Çünkü halkın bazı vakitler işledikleri sünnete bid’at denilemeyeceği gibi, halkın bu sünneti sabah ve ikindi namazlarından sonra müstehab ve meşru olma­yan şekliyle yapmalarına da sünnet denilemez. Çünkü meşru olan musafahanın zamanı, ilk karşılaşma zamanıdır. Bazen halk karşılaştıkları halde musafaha yapmadan uzun süre sohbet ve ilim müzakeresi yapıyorlar. Sonra namazı kılınca musafaha ediyorlar. Nerede sünnet, nerede bunların yaptıkları! Onun için bizim Hanefî ulemasından bazıları, İmam Nevevî’nin sözünü ettiği bid’atin mekruh ve mezmûm (kınanmış) bidatlerden olduğunu açıkça ifade etmişlerdir.” (Aliyyü’l-Kârî, Mirkâtü’l-Mefâtîh, IV, 74-575.)

(…) Bu konuda İbn Abidin şöyle diyor:

“Sadece namazlardan sonra musafahaya devam etmek, bazı cahillerin bunun sünnet olduğunu ve diğer zamanlarda yapılan musafahalardan daha faziletli olduğunu zannetmelerine yol açar. Oysa seleften hiç­bir kimse bu vakitlerde musafaha etmemiştir. Binaenaleyh namazdan sonra musafaha her hâlükârda mekruhtur ve Rafızîlerin sünnetlerindendir.” (İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr, V, 244.)

KAYNAK: Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Hüseyin Kayapınar, Necati Yeniel, Necat Akdeniz, Şamil Yayınevi, Edep, 141-142. bâb. 5212. hadisin şerhi)


Etiketler: