SORU:
İslam'dan önce selamlaşma nasıldı? İslam'dan sonra ne oldu? Bildiğimiz kadarıyla Müslümanlar "selamün aleyküm" diye selamlaşıyorlar. Bunda kesin bir nass var mı? Her toplumun kendine has selamlaşma şekilleri vardır. İlla onları bırakın bu şekilde selamlaşın diye bir şart var mı? Selam hangi dilde veya toplumda olursa olsun selam sözcükleri ile veya tavırları ile karşısındakine iyi dileklerini bildirmekten başka bir şey değildir. Bizim toplumumuzda "günaydın" sözcüğünün Müslümanlar arasında tepki ile karşılanmasındaki sebep "selamün aleyküm"e karşı dayatma olduğundan mıdır?
Tarih: 21 Ağustos 2009
CEVAP:
Kur’ân-ı Kerim’de selâm cümlesi “Selâmün aleyküm” şekliyle altı âyette geçmektedir. Fakat aşağıdaki ayette olduğu gibi sadece selâm demek de caizdir.
“Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjde getirdiler ve: «Selam» dediler. O da: «(Size de) selam» dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.” (Hud, 11/69)
“Hz. Peygamber, Allah’a yemin ederek başladığı bir hadiste “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” buyurduktan sonra yanındakilere, ancak selâmlaşarak aralarında sevgi bağı kurabileceklerini bildirmiştir {Müslim, iman, 93; İbn Mâce, Edeb, 11).
Selâmın bu önemi sebebiyledir ki Kur’ân-ı Kerîm’de “Kendi evlerinizden başka evlere izin almadıkça ve halkına selâm vermedikçe girmeyin” (Nûr 24/27) buyurulmuştur. Başka bir âyette ise selâma daha güzeliyle veya aynıyla karşılık verilmesi emredilmiştir (Nisâ 4/86). Ayrıca Kur’ân’da hidâyete erenlere (Tâhâ 20/47), Allah’ın seçkin kullarına (Neml 27/59), bütün peygamberlere (Sâffât 37/81) ayrıca isimleri anılarak bazı peygamberlere (Sâffât 37/79, 109, 120, 130) selâm veren âyetler vardır. Yine Kur’ân’da cennetteki insanların birbirine ve meleklerin müminlere selâm verecekleri bildirilmiştir. (A’râf 7/46; Ra’d 13/23; Nahl 16/32; Zümer 39/73)” (Mustafa Çağrıcı, A. Saim Kılavuz, İ. Kafi Dönmez, “Selam”, İslam’da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İlmi Müşavir: İbrahim Kafi Dönmez, İfav Yay. İstanbul, 1997, c: 4, s: 101)
Selamla ilgili birkaç hadis şöyledir:
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ Âdem aleyhisselamı yaratınca ona:
– Git şu oturmakta olan meleklere selâm ver ve senin selâmına nasıl karşılık vereceklerini de güzelce dinle; çünkü senin ve senin çocuklarının selâmı o olacaktır, buyurdu. Âdem aleyhisselâm meleklere:
– es-Selâmü aleyküm, dedi. Melekler:
– es-Selâmü aleyke ve rahmetullâh, karşılığını verdiler. Onun selâmına “ve rahmetullâh”ı ilâve ettiler.” (Buhârî, Enbiyâ 1; İsti’zân 1; Müslim, Cennet 28)
İmrân İbni Husayn radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:
– es-Selâmü aleyküm, dedi. Hz.Peygamber onun selâmına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam oturdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da:
– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah, dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın aynıyla mukâbelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Hz.Peygamber:
– “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve:
– es-Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh, dedi. Hz.Peygamber o kişiye de selâmının aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Efendimiz:
– “Otuz sevap kazandı” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Edeb 132; Tirmizî, İsti’zân 2 )
Yukarıdaki ayet ve hadisler ışığında İslam’da selamlaşma böyle olur. Bu bir adabtır, terbiyedir. Fakat herkesi buna zorlamak da söz konusu değildir.
Size “günaydın” diyene siz de aynı sözcükle karşılık verebilirsiniz. Günaydın demek “bir temenni” den ibarettir. Selamlaşmadan sonra bu tür iyi dileklerde bulunmakta hiçbir sakınca olmaz. Ama bu tür kelimeleri bir “ibadet” olan “selam” sözcüklerinin alternatifi olarak düşünmek ve kullanmak yanlıştır.