SORU:
Kur'an-ı Kerim, bazı hadisler ve fıkıhta karada, denizde ve yer altında ve yer üstünde yaşayan veya bulunan ve bunlarda helal ve mübah mal denilen canlı ve cansız bazı şeyler var: av hayvanları, madenler, define ve gömü vs.. Bunların avlanması ve değişik şekillerde elde edilip yenilmesi ve kullanılması helal kılınmıştır, şeklinde Kur'an'da ayetler var: "Kara ve deniz avı ve yiyeceği size helal kılındı." gibi. Sormak istediğim husus, bu gün devlet, avlanması veya yer altında bulunan maden ve ya define gibi gömülerin elde edilmesini yasaklasa yani suç saysa Kur'an ve sünnette yer alan bu konudaki izinlere ve hükümlere rağmen bunları avlamak veya bulunduğu yerden çıkarıp almak ve kullanmakla herhangi bir kul hakkı meydana gelmiş olur mu ve bunları yemek veya kullanmak haram olur mu? Devletin koyduğu kanun mu geçerlidir yoksa Allah ve resülünün bu konudaki hükümleri mi geçerlidir?
Tarih: 24 Ağustos 2009
CEVAP:
Bir ayette Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Ey Nebî! Mümin kadınlar sana bağlanmak (biat) için geldiklerinde, hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, başkasından kazandıkları çocuğu yalan dolan ile kocalarına mal etmemeleri ve marufta sana isyan etmemeleri şartı ile onların bağlılıklarını kabul et. Allah’tan onların durumlarının düzeltilmesini bağışlanmasını dile. Çünkü Allah bağışlar, ikrâmı boldur. ” (Mumtahine, 60/12)
Altı çizili olan yerde geçen “maruf” kelimesi; ‘güzelliği akıl veya din yoluyla bilinen şey’ anlamına gelir. Nebîmize biat etmek için gelen kadınlardan ayette belirtilen hususlara ek olarak bir de “marufa uygun emirlerine karşı gelmeme” konusunda söz vermeleri istenmektedir. Burada maruf, Nebîmizin veya ondan sonra gelen halifelerin (yani) yetkili makamın koyduğu –Kur’an’a aykırı olmayan- hükümlerdir. Buna göre bir Müslüman, yetkili makamın koyduğu ve maruf olarak tanımlanabilecek olan her hükme uymak mecburiyetindedir.
Devlet av hayvanlarının yanlış avlanma sonucunda yok olmaması için bir takım tedbirlere başvurabilir. Bu tedbirlerin birçok yararı vardır. Yanlış avlanmalar sonucunda hayvanlar âleminde denge bozulabilir, düzensizlik meydana gelir ki bu bir “fesat” tır. Allah Teala fesat çıkarmayı yasaklamış ve fesatçıları sevmediğini birçok ayette bildirmiştir. Bir ayette şöyle buyurulur:
“İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıktı; Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır.” (Rum, 30/41)
“İnsanlardan öylesi var ki, dünya hayatıyla ilgili sözleri seni hayran bırakır. İçinde olana da Allah’ı şahit tutar. O yaman bir düşmandır.
İş başına geçti mi, ortalığı karıştırmak, kaynakları yok etmek ve nesilleri bozmak için gayret gösterir. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 2/204–205)
Bu ayetlere göre yeryüzü kaynaklarını bilgisizce ve kurallara uymayarak tahrip edenler bozgunculuk yapmış olurlar. Öyleyse av hayvanlarını, balıkları, madenleri kısaca tabiatı koruma altına almaya çalışanların koyduğu kuralların da “maruf “olarak değerlendirilmesi ve onlara bu konuda itaat edilmesi gerekir.
Ayrıca bir hadis-i şerife göre Nebîmiz (sav) kendilerine ziyafet vermek isteyen bir sahabîyi “Aman süt veren hayvanı kesme” diye uyardığı da vâkîdir. (Müslim, Eşribe, 20; İbn Mâce, Zebâih, 7)
Av yasağı döneminde yasağa aykırı olarak avlanmak kişiyi vebal altına sokacağı gibi kul hakkı yemesine de vesile olabilir. Eğer yasak olmasaydı birçok kişinin hak sahibi olacağı bir şeye, yasağı dinlemeyerek sahip olmak kul hakkı olurdu. “Ama o hayvanlar kimsenin değil ki” şeklinde bir savunma yapılamaz. Kimsenin olmadığı gibi sizin de değildir.